KABALA KURSUNA KATILMAK ISTEYENLER
KABALA NEDiR?
Kabala Bilgeliği manevi dünyayı çalışmak için bir araçtır. Dünyamızı keşfetmek için, fizik, kimya, biyoloji gibi bilimleri kullanırız. Ancak doğal bilimler sadece beş duyumuzla algıladığımız fiziksel dünyayı çalışır. İçinde yaşadığımız dünyayı bütünüyle anlamak için, duyularımızın algılayamadığı gizli âlemi keşfedebilecek bir araştırma aracına ihtiyacımız vardır.
Kabala Bilgeliğine göre realite iki güç veya nitelikten oluşur: Alma arzusu ve ihsan etme arzusu – vermek. İhsan etme arzusu vermek istediği için bir alma arzusu yaratır, bu nedenle daha yaygın biçimde kullanılan adı ‘Yaradan’dır. Bu yüzden tüm yaratılış, biz dâhil, bu alma arzusunun tezahürleridir.
Kabala’yı, realitenin iki temel gücüyle – alma ve ihsan etme – çalışarak faydamıza kullanabiliriz. Kabala bize sadece yaratılışın tasarımını öğretmez, aynı zamanda realitenin her şeye gücü yeten ve her şeyi bilen başlangıçtaki Tasarlayanı gibi, nasıl tasarlayanlar olabileceğimizi öğretir.
Her ne kadar kökleri antik çağlara kadar dayansa da, Kabala ilmi kadim Babil zamanından beri insanlıktan 4000 yıldan fazla zamandır saklanmıştır.
Bu mutlak gizlilik, Kabalanın sonsuz cazibesini sürdürmüştür. Bir çok ülkeden Newton, Leibneiz ve Pico della Mirandola gibi ünlü bilim adamları ve fizoloflar, Kabala ilmini araştırmışlar ve anlamaya çalışmışlardır, ancak gerçek anlamda kabalanın ne olduğunu çok azı anlayabilmiştir.
Kabala ilmi, bizim dünyamızdan bahsetmez, bu sebeple özü gözden kaçar. Görünmeyeni, hissedilmeyeni ve tecrübe edilmeyeni kavramak imkânsızdır. Binlerce yıldır insanoğluna ‘Kabala’ adı altında onun ilminin dışında sihir, büyü, hatta mucize gibi çeşitli fenomenler sunuldu. Dört bin yıldan fazla zamandır Kabala ilminin genel anlamı yanlış kavramlarla ve yanlış yorumlarla kafa karıştırmıştır. Bu sebeple önce Kabala ilminin açıklığa kavuşturulması gerekir. Kabalist Yehuda Aşlag Kabalayı “Kabala İlminin Özü” makalesinde şu şekilde açıklamıştır: Bu ilim, sebep sonuç ilişkisi sonucunda değişmez. Kesin kurallarla köklerin dizilişinden inen, “tanrısal olanın, yarattıklarına bu dünyadaki ifşası” olarak tarif edilen yüce bir amacın tanımlanmasıdır.
Bilimsel tanımlar karışık ve sıkıcı olabilir. O yüzden burada ne demek istendiğini açıklayalım.
Yaradan ya da üst bir güç mevcuttur ve dünyamıza hükmeden güçler bu üst güçten gelir. Bu güçlerin kaç tane olduğunu bilmiyoruz, ancak bunun bir önemi yoktur. Biz bu dünyada yaşıyoruz. “Yaradan” olarak adlandırdığımız bir üst güç tarafından yaratıldık. Dünyamızda yerçekimi, elektromanyetizm ve düşünce gücü gibi birçok kuvvete aşinayız. Ancak, yüksek düzlemde var olan bizden saklı güçler de var.
Bu en kapsamlı ve büyük güce “Yaradan” diyoruz. Yaradan, dünyaki tüm güçlerin ve doğaya hükmeden güçlerin en yüksek seviyesinin toplamıdır.
Bu güç üst dünyaları doğurur. Toplamda beş dünya vardır. “Mahsom” – üst dünyaları bizim dünyamızdan ayıran perde, bariyer – dünyalardan sonra gelir. Üst güç – “Yaradan” aynı zamanda “Sonsuzluk Dünyası” olarak da bilinir. Dünyalardan inerek dünyamıza ve insanlara hayat verir.
Kabala ilmi, diğer geleneksel ilimlerin aksine bizim dünyamızı ve insanları incelemez. Kabala “Mahsom”un ötesindeki herşeyi araştırır.
Michael Laitman